9 Nisan 2013 Salı

Her yere sığan uzatma

 


 
Quirky firmasından kıvrıla kıvrıla her yere sığan, her şeyin etrafından dolanan bir uzatma. Hem estetik, hem işlevsel. Ayrıca getirdiği tek avantaj masa ayağının etrafından dolanması, daracık alanlara sığması değil, bu uzatmanın eklemlerini biraz oynatarak, yan yana normal uzatmalara sığmayan adaptörleri , prizleri bir şekilde uzatmaya yan yana takabilmeniz mümkün. Açma kapama düğmesinin güzelliğine is diyecek yok. Satın almak isteyenlere bir tık uzaklıkta.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Bıçak Sıyırıcısı Glide




 
Bazı tasarımlarını inanılmaz beğendiğim Quirki firması tarafından çıkartılmış ve büyük bıçaklarla çalışırken bıçağa yapışıp kalan sebze vs parçalarının el değmeden kolaylıkla, elinizi kesmeden sıyırılmasını sağlayan Glide adlı ürün tasarım açısından iyi bir ürün. Ürün termoplastik elostomerden yapılmış ve bıçağa kolaylıkla uyduğu belirtilmiş hatta bunun için paketten iki boyda ürün çıkmaktaymış. Ürünü denemedim deneyenler fikirlerini belirtebilirler ancak bana sorarsanız bu ayrı bir ürün olarak değil bıçaklarla standart olarak verilmeli. Ürünü satın almak isteyenler buradan alabilirler.

7 Nisan 2013 Pazar

Derin dondurucu nasıl alınır ?


Bugünkü konumuz derin dondurucu seçimi. Derin dondurucu alırken nelere dikkat edilmeli  ve biz alırken nelere dikkat etmemişiz (Konuyla ilgili son şahsi tecrübelerimizi buradan okuyabilirsiniz). Ama önce derin dondurucu seçimine genel olarak bir bakalım:

Derin dondurucu alırken karar verilmesi gereken pek çok şey oluyor bunları şöyle sıralayabiliriz:

1. Gerçekten bir dondurucuya ihtiyaç var mı?
2. Ne özelliklerde bir derin dondurucu
3. Tamamen yeni bir derin dondurucu mu yoksa ikinci el mi?
4. Ucuz ürün mü yoksa pahalısı mı
5. Sandık tipi mi dolap tipi mi?
6. Ne büyüklükte bir derin dondurucu?
7. Frost-free (buz tutmayan) mı, otomatik defrost özellikli mi yoksa siz kendiniz mi derfost edeceksiniz?
8. Derin donurucuyu nereye koyacaksınız?
9. Enerji tüketimi
 
 
 
Gerçekten bir dondurucuya ihtiyaç var mı?
 
Günümüzde bütün buzdolapları çok iyi ve geniş dondurucu seçenekleriyle geldiği için ve neredeyse tüm marketlerde dondurulmuş her türlü ürüne, meyvelere bile rastlamak olası olduğundan dondurucunun gerçek bir ihtiyaç olup olmaması benim her zaman kafamı kurcalayan bir sorudur. Her ne kadar bu ürünler bir miktar pahalı da satılsalar, dondurucuya ve enerjiye harcanan para ile karşılaştırıldıklarında getirdikleri ve götürdükleri ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Nihayetinde evlerimizde her fazladan böyle ürün birikim yapan ve sağlığa son derece zararlı olan radon gazına da katkıda bulunmaktadır. Nerede oturduğumuz, neye ne kadar ve ne aralıklarla erişebildiğimiz (örneğin kapsamlı ya da ucuz ürün satan marketlere uzak olan banliyöler, köyler gibi yerleşimden uzak, teknede, ya da yüzer evlerde, karavanlarda ya da benzer yerlerde yaşayanlar için şarttır zira bu durumda ekmek bile önemli bir dondurulan haline dönüşmektedir ), ruh halimiz (biz millet olarak istifçiliğe bayılırız), bir de bu ihtiyacın gerçek olup olmadığını değerlendirme arzumuz bu noktada belirleyicidir.
 
Derin dondurucuya ihtiyacımız olup olmadığını belirleyecek en önemli konu aslında evde yemek yapılıp yapılmamasıdır. Yemek yapma, ya da evde yemek yeme alışkanlığı olmayan kişilerin evlerinde bence hiç bir şekilde derin dondurucuya ihtiyaçları yok. Maliyet konusunda da değineceğim üzere eve alacağınız herhangi bir alet ya da cihaz bir kaç ay içerisinde size vakit ve nakitten tasarruf sağlamayacaksa o alet ya da cihaza yatırım yapmaya da gerek yoktur. Zira bazı durumlarda satınalma dürtülerimizi ihtiyaçlardan ziyade başka duygular belirler. Alacağımız her alet ya da cihazın  bize aylık maliyetini hesaplamak üzere bir zaman ayırır ve bu aletin bir yıllık bir zaman dilimi içerisinde bize vakit, nakit ya da sağlık olarak makul bir geri dönüşü  olup olmadığını irdeleyecek olursak hem satınalma kararlarımız, hem yaşamımız hem de bütçemiz bundan fayda görür.
 
Ancak her türlü değerlendirmeye rağmen bir derin dondurucuya ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorsak bu aslında dondurucusu olmayan bir buzdolabı -dolayısı ile çok daha geniş bir buzdolabı ve soğutma alanı- alma seçeneğini de bize sağlayabilir. Kararınız bir derin dondurucu almaktan yana verdiğinizde pazarda bulunan her ürünle ilgili bir kullanıcı memnuniyet ve şikayet araştırması yapın. Derin dondurucu kullanan eşinize ve dostunuza nelerden memnun olup olmadıklarını ve nelere dikkat etminiz gerektiğini düşündüklerini sorun. Her zaman yeni çıkmış ürünlere yönelmeyin. Bunlar henüz denememiş ürünlerdir. Bazı ürünler sorunlu bulunarak üretimden kaldırılmış bazı ürünlerse çok iyi oldukları için üretimden kaldırılmış olabilirler. Çok iyi ürünler spot mağazalardan ya da kota doldurmak için çok sayıda almış ama yeterince satamamış  bazı mağazalardan normal fiyatından daha da ucuza temin edilebilirler. İyi bir araştırma yapmanız halinde bir satıcıdan daha fazla bilgi ile hareket edebilirsiniz. Ancak daha ucuz diye kötü olan ve üretimden kaldırılmış bir ürünü de satın almaya karar verebilirsiniz. Satın alma kararınızdan sonra kendi ihtiyacınıza uygun mevcut modelleri, ürün değerlendirme ve şikayetleri iyice araştırarak sayıca azaltın. Başka kişilerin ihtiyaçları farklı olacağından siz yalnız kendi ihtiyaçlarınız doğrultusunda karar verin ve başka kişilerin yorumlarını salt kendi ihtiyaçlarınızı değerlendirme amaçlı kullanın. Kampanyalara dikkat etmeyi unutmayın.
 
 
Ne özelliklerde bir derin dondurucu
 
Yurtiçi ve yurtdışı piyasasında çeşit çeşit özellikleri barındıran derin dondurucular mevcut. Bu özellikleri özetleyecek olursak:
  • Enerji Tüketim Sınıfı- en az A ve bol sayıda yıldız
  • Temizliği kolaylaştırmak adına iç hacminde hiç bir ek yerinin bulunmaması
  • Şok dondurma bölmeleri ya da başka dondurma özellikleri
  • Paslanmaya karşı İnox gövde ya da parmak izi tutmayan dış malzeme
  • Defrost ertesi sıvıların boşaltılmasını sağlayan dren ya da hortum
  • Tüm duvarlar ya da bölme aralarında dolaşan soğutma gaz boruları (dereceyi daha kolay sabit tutmaya yardımcı olur)
  • Kapısının her iki yöne de ya da size uygun yöne açılabilir olması
  • Menteşelerinin uzun yıllar yoğun kullanıma uygun olması
  • Lastiklerinin sızdırmazlık sağlayacak şekilde ve kolay temizlenebilir olması
  • Üzerinde ayrıca buz yapıcı barındırma
  • Çocuk kilidi (kimi zaman büyükler içinde işe yarar özellikle de evde kapağını açık unutbilecek yaşlınız varsa)
  • Isı yükselmesi alarmı
  • Frost-free, otomatik defrost seçenekleri
  • Ayarlanabilir, kayabilir ya da duruma göre tamamen çıkartılabilir raf ya da sepet seçenekleri
 
 
Tamamen yeni bir derin dondurucu mu yoksa ikinci el mi?
 
Biz böyle konularda her zaman yeni, kullanılmamış ürünleri tercih ediyoruz. Bir şeyi ilk kullanan olmak gibi biraz hastalıklı bir düşüncemiz var ancak bir çok açıdan sağlıklı olduğunu da düşünüyorum. Yeni bir ürünün fabrikadan size geldiğini varsayarsak daha hijyenik olma ihtimali daha yüksek. Tabi daha önce kullanılmadığı varsayarsak, taşınmadığı için darbe almamış, paslanmamış, çizilmemiş, boyanmamış yani daha estetik de oluyor. Kullanılmış ürünleri kimin hangi şartlarda kullandığı, herhangi bir hastalığın söz konusu olup olmaması, ne şartlarda ve hangi kimyasallarla  temizlendiği, nasıl bir bakımdan geçtiği (örneğin soğutucuların gazı çok önemli ve bazı gazlar sağlığa çok zararlı, kaçırma ya da delinme ihtimaline karşı soğutucularda hangi gaz kullanıldığını ya da gaz değişimi olup olmadığını,  ya da gaz boruları ile ilgili bir tamirden geçip geçmediğini bilmek önemli zira gaz boruları yekpare ve gaz değişimi için bir borunun kesilmesi ve sonra bu boruya kaynak yapılması gerekiyor) çok önemli.  1980 yılından önce üretilen derin dondurucuların enerji tüketimleri çok kötü yıllık faturada bu 150-200 liralık daha fazla bir tüketim gibi karşımıza çıkıyor. 1993 yılından evvel üretilen derin dondurucular neredeyse iki kat daha fazla enerji tüketiyorlar. Tabi yeni modellerde atmosfere salgınan sera gazında yapılan tasarruf da cabası. Yani ne kadar yeni bir model seçerseniz o kadar çevreci olma /yada görünme ihtimaliniz yüksek. Ayrıca her ne kadar bazı beyaz eşyaların eskileri (30 yıldır tıkır tıkır çalışan derin dondurucular var) yenilerine oranla çok daha kaliteli de olsa bence yine de yenisi makbul ancak  günümüzde beyaz eşyada ortalama 10 yıllık ömür makul. Evladiyelik malların artık eskide kaldığı aşikar. Ayrıca ikinci el bir ürünün servisini ve yedek parçasını da bulmak zor olacaktır. Ayrıca yeni ürünlerdeki garanti hatta uzatmalı garanti seçeneği de bence son derece cazip.
 
Sonuç : Hijyen, enerji, sağlıklı ürün manyakları ve cimriler için Yeni
 
 
Ucuz Ürün mü Pahalısı mı?
 
Bu yazının pek çok yerinde geçen enerji tüketimi meselesi burada devreye girse de aslında dondurucular yalıtım easına dayalı, motor ve kompresörden ibaret, fazla hareketli parçaları bulunmayan basit beyaz eşyalardır. Ve bu manada bakıldığında piyasadaki marka ve ürünlerin hepsi ciddi anlamda pahalıdırlar ve mevcut rakamlara göre çok çok daha ucuz olmalıdırlar.  Aynı boyuttaki modeller için pahalıları ve ucuzları arasında enerji tüketimleri haricinde çok da büyük farklar olmayacaktır. Bu nedenle bu ürünleri illa tanıdık bildik markalardan değil yurtdışından  örneğin Mediamarkt'a gelen farklı seçenekleri daha ucuza temin ederek de edinebiliriz. Belki paslanmaya karşı inox ürünler ve bu anlamda ekstra bir ödeme tercih edilebilir. Bir de kampanyalar sırasında bu ürünleri almak daha anlamlıdır ve dondurucular genellikle kışın daha iyi fiyatlara temin edilebilir. Derin dondurucular ilkbahar,yaz ve sonbahar aylarında sıcak havaların başlangıcı, balık ve av eti dönemleri ve hasat dönemlerinde ve tabii kış hazırlıkları zamanında daha pahalı satılmaktadırlar. Kampanyalara dikkat etmek çok önemlidir.
 
Bazı beyaz eşya kampanyalarında eskisini getir yenisini götür seçeneğinde ciddi indirimler olabilir bunlar için elinizde mevcut bulunan beyaz eşyanın çalışması dahi gerekmez. Hatta bu indirimlerden faydalanabilmek için arkadaşlarınıza ellerinden çıkartmak istedikleri bir ürün olup olmadığını sorabilir ya da elde edeceğiniz kara değecekse eskicilerle pazarlık yaparak değişime uygun bir beyaz eşya temin edebilirsiniz. Ayrıca aynı markanın farklı semtlerdeki mağazalarında size önerilen fiyatlar farklı olabilir. Bunun nedeni satıcının nakite ya da yakın vadede satışa ihtiyaç duyması, ürünü kota fiyatlarındaki farklar nedeniyle (satıcılar da fabrikalardan senelik mal çekme oranlarına göre belirli yüzdeler üzerinden indirim alırlar) daha ucuz temin edebilmiş olması, şirketi kapatmayı düşündüğü için elindeki malları bitrmeye çalışması gibi pek çok şey olabilir. Spot mağazalar da alışverişlerde önemli bir kar sağlayabilirler. Yalnız daha ucuz ürün alırken garantiden ödün vermemek akıllıca olacaktır.
 
Sonuç: Alınabilecek en ucuz en büyük ürün.
 
 
Sandık tipi mi dolap tipi mi?
 
İki  tip derin dondurucu mevcuttur. Sandık tipi ve dolap tipi. Her ikisinin de kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Aslında bu seçimi daha ziyade ihtiyaçlar belirlemelidir.

Yalıtım sistemleri de biraz daha farklı olduğundan sandık tipi dondurucular enerji kullanımı  açısından daha verimli ancak tabii uygun kullanımla. Üstten kapaklı oluşları da kapaklarının açık kalması, bırakılması sonucu içerideki soğuk havanın sızma ihtimalini oldukça düşürüyor zira kapak kendi ağırlığıyla lastiklere baskı uyguluyor. Hatta enerji kesintisi halinde kapakları açılmadığı sürece 3 güne kadar soğukluklarını koruyabiliyorlar yani bu konuda da dik, dolap tipi donduruculara göre daha verimliler. Sandık tipi dondurucuların ömürlerinin de diğerlerine oranla daha fazla olduğu, ve dayanıklılık açısından da daha iyi oldukları söylenebilir. Ayrıca dolap tipi donduruculara oranla çok daha geniş (içleri tamamen boş olduğu için her noktası dolduralabilir, faydalanılabilir ürünler), standart dışı ve büyük ürünlere uygun ve verimli kullanım alanları var. Nihayetinde içine birisini de öldürüp tıkabilirsiniz. (gardolap tipinde küçük parçalara bölmeden bu işi yapamazsınız bu nedenle gangester ve sapıkların tercihi sandık tipinden yana olmalı). Şaka bir yana mesela büyük balık  düşkünleri ve avcılar özellikde geyik, hindi, keçi, dağ keçisi, torik,yayın ya da daha büyük balıkları bütün saklayabilmek istiyorlarsa tercihlerini sandık tipinden yana kullanacaklar.  Ancak sandık tipi dondurucuların içlerinde düzenlemeye yardımcı herhangi bir raf, sepet vs yok (bazılarında bir sepet geliyor). İçine koyduğunuz herşeyi içine yığma prensibi üzerine kurulu ve özellikle de dağınık kişilerin ellerinde  hatta derli toplu kişilerin ellerinde bile korkunç bir karmaşa yumağı haline gelebilir ve aradığınızı bulmak için içine düşerek herşeyi dışarı çıkartmanız gerekebilir ki bu da enerji verimliliği filan bırakmayacaktır.  Ayrıca derin dondurucularda gerçekleştirilmesi gereken ürün rotasyonunu yani en eski gelen en önce kullanılır prensibini bu sandık tipi dolaplarda uygulamak zordur ve en altta kalan ürünlerin unutulması işten bile değildir. Hatta salt almak zor diye kullanmaktan vazgeçmek daha sonraya bırakmak söz konusu bile olabilir kullanım sırasında. Sandık tipine karar verenlerin benzer ürünleri karton kutularla organize etmelerini öneririm böylece bir kutuyu çıkartır kapağı kapatır rotasyonu yapar, ya da ihtiyacı olanı alır ve kutuyu yerine koymak için yeniden kapağı açarsanız içerideki soğuk havayı daha az kaybedersiniz. Hatta çok ve günlük kullanılan ürünler tek bir kutuda ve en üstte toplanabilir. Aslında bu tip dondurucuların fazla ihtiyaç duyulmayan ve çeşidi az ürünlerde kullanılması daha uygun oluyor. Zira düzenli tutmak zor ve her daim düzenli olması lazım.  Ayrıca bir önceki yerleştirişinizde yerçekimi nedeniyle birbirini şeklini alan kutusuz ya da düzensiz paketli ürünlerin, bunları dışarı çıkartıp tekrar koymaya kalkıştığınızda dondurucuya sığmama ihtimalleri var (tabii yapboz yapmayı seviyorsanız başka). Ayrıca ürünlerin birbirlerini ezme ihtimalleri de var. Gerçi bazı durumlarda bu yer açtığı için tercih edilebilir bir seçim olabiliyor. Dedim ya herşeyi ihtiyaçlar belirlemeli. Ayrıca sandık tipi dondurucular epey eğilme bükülme gerektirdiğinden kısa kişiler, belinden rahatsız olan, ağırlık kaldırmakta sorun yaşayan ya da ellerini kollarını iyi kullanamayanlar, ya da tekerlekli sandalye kullanıcıları için uygun değil. Tabii her zaman için küçük bir çocuğun içine düşme ve orda kalma ihtimali de var. Ayrıca sandık tipi dondurucular hantal ve büyük. Her iki tip dondurucu alınacağı zaman kutu ve straforlar da düşünülerek eve yerine gelene kadar yol haritası dikkatli irdelenmeli. Her tür kapı, kridor vs den geçebildiğinden, evin içerisindeki dönüşleri rahat yapabildiğinden emin olunmalı.   Sandık tipi dondurucuların zeminde kapladıkları alan çok geniş hem de kapağının açılması gerektiği için dolap altı, tezgah altı gibi kullanıma uygun değil ancak herhangi bir camın önüne de yerleştirilebilir bir ürün yüksek dolap tipi ürünler gibi değil. Dolayısı ile kısıtlı kullanım ya da dar alanı olanlar için dolap tipi olanlar daha uygun.  Sandık tipi derin dondurucuların pek çoğunu manuel defrost etmek gerekiyor. Bu enerji kullanımı bakımından iyi bir durum ancak bu tip dondurucuların altlarında bir dren yoksa temizlemek hayli zor. Hoş dolap tipi derin dondurucuları temizlemek kolaymış gibi gözükse de, içlerinde çok girintili parça bulunduğu için temizlemek hiç de kolay değil.  Sadece eğilmek bükülmek eylemleri daha az yapılıyor. Ama girintilere girmiş pislikleri temizlemek çok çok zor oysaki sandık tipleri genellikle yekpare kazanlardan oluşuyor. Yıkamak dahi mümkün. Dolap tipi dondurucularda  ne nerde görmek düzenlemek yeni ürünleri alta eskileri üste almak  ya da içindeki ürünleri, etleri, sebzeleri ya da pimiş yemekleri çekmecelere göre ayırarak nelerin azaldığını nelerin bittiğini görmek çok daha kolay. Ama şekilsiz ya da büyük ürünler, tepsi ya da tencere, büyük kutulu ürünler hatta bazı modellerde hindi bile koymak mümkün değil. Fiyat bakımından da sandık tipi derin dondurucular genellikle dolap tiplerine göre daha uygun fiyatlara bulunabiliyorlar.
 
 
Sonuç: Gangesterler, devasa yerleri ya da birden fazla derin dondurucusu olanlar, en fazla bir kaç çeşit barındıracak olanlar, ev ve küçük ve çok çeşit kullanımında elektrik faturasına aldırmayacak olanlar, tenceresini tepsisini olduğu gibi derin dondurucuya atmak isteyenler, av eti  ya da benzeri büyük hayvanları bütün bütün dondurmak isteyen avcılar ya da  balıkçılar, akrobasiden hoşlananlar ve düzen delileri, dondurucu yerleştirip boşaltmayı antrenmandan sayacak olan halter kaldırıcıları ve yapboz severler için Sandık tipi diğerleri için çekmeceli dolap tipleri
 
 
Ne büyüklükte bir derin dondurucu?
 
Bu sorunun  cevabı öyle çok değişkenle alakalı ki. İhtiyacın gerçek olup olmaması, ailenizin kaç kişilik olduğu, bütçe, yer, gıda tüketimi, gıdalara erişim (marketlere ya da ucuz gıdaya uzaklık), vakit, alternatif enerji erişimi, bağ bahçe sahibi olunduğu için dönemsel olarak elde bedava gıda birikimi olması. Tabii dondurucu büyüdükçe enerji giderleri artıyor.
 
 
İhtiyaç, yer  meselelerine başka başlıklar altında değiniyoruz zaten.
 
Bütçe üç açıdan önem taşır. Bir dondurucuyu satın alırken ve evimizde üçüncü bir şahıs olarak ağırlarken yapacağımız harcamalar (tabii bunların yanı sıra içini doldurma mevzuu da var), bir de alışverişlerimizi yaparken yapacağımız harcamalar. Servis ve yedek parça meselesi ise üçüncü kalem.  Dondurucu ihtiyacı belirlendikten sonraki durum iyi enerji kullanımlı ihtiyaca yönelik bir üründen geçer ama her zaman ihtiyaç duyulanın biraz büyüğünü almak doğrusudur. Ancak asıl mevzu erişim kıtlığı ya da toplu alınan ürünlerin daha ucuz ve bütçeye daha katkı sağlayacak şekilde alınması, ya da avlanma sonucu ya da bağdan bahçeden toplanarak konması yönündeyse alınabilecek en büyük dondurucuyu almakta fayda vardır. Hatta belki birden fazla almak bile gerekebilir bu durumda. Ailedeki tüketicilerin ve tüketim miktarlarının da elbette bu  açıdan değerlendirilmeye alınması gerekir. Günümüzde yazın alınan pek çok ürün ( fasülye, vişne, bamya , domates vs gibi) yazdan dondurulduğunda hem çok ucuz hem de çok sağlıklı olmaktadır.Çalışanlar da önceden hazırlanmış yemekleri porsiyonlayarak dondurucuda dondurduklarında vakit ve nakitten kazanabilirler.
 
Dondurucular herhangi bir elektrik kesintisi halinde içlerindeki kapakları açılmadığı sürece donmuş malzemeyi 24 saat hatta bazen iki güne kadar tutabilirler. Ancak alternatif bir enerji kaynağı olması son derece faydalıdır. Bir jeneratör yada solar ya da rüzgar türbünü dolumlu bir akü uzun süreli elektrik kesintilerinde ciddi kar etmenizi sağlayabilir. Aksi takdirde birdenbire kendinizi reçel yapar, et kavurur ya da mahalleye ziyafet hazırlar bulursunuz. Dondurucunun bozulması halinde ise ikinci bir dondurucusu olanlar elzem gıdaları kuratarabilirler.
 
Sonuç: İhtiyacınızın , yerinizin ve bütçenizin elverdiği en büyük dondurucu
 
 
Otomatik defrost özellikli mi yoksa siz kendiniz mi derfost edeceksiniz?
 
Bu konuda hiç bir fikrim yok ancak  otomatik defrost özellikli bir model muhtemelen döngüler halinde ısıtma ve soğutma yapmaya çalışarak   duvarlarda buz oluşumunu engellemeye çalışacaktır ancak bu saklanan gıdaların dayanma sürelerini azaltır ve bakteri oluşumunu ya da yiyeceklerde donma yanığı riskini kanımca arttırır. Ayrıca enerji tüketimi de daha fazla olacaktır. Ancak dondurucuların bu özellik olmadan defrost edilmesi kadar da zor bir durum yoktur. Duvarlar ya da gaz ızgaralarında buz oluşunca defrost etmek gerekir. İçindekiler buzdolabı ya da başka bir dondurucuya aktarılıp dondurucunun fişi çekilir, kapağı açık bırakılır. Sonra da bütün o akan sular temizlenir. Bazı modellerde altta bir su akıtma tıpası varmış ancak sanırım kullanım kılavuzlarına bakmak gerekir. Ayrıca da böyle tıpayı kapatmayı da unutmamak gerekir.  Dondurucu en ince ayrıntısına kadar kurutulur ki saç kurutma makinası bazen iyi bir seçenek olabilir. Ben şahsen önce kurutma bezi sonra  kağıt havluyu daha az iş olarak görüyorum. Genel olarak sandık tipi dondurucuların otomatik defrost seçeneği yoktur (bir kaç model marka hariç).  Dik dolap tipi dondurucuların ise kullanım kılavuzlarına bakmak daha sağlıklı olacaktır.
 
Frost free denen yani buz tutmayan seçeneklerin en iyi tarafı kötü paketlenme ya da çok uzun süre dondurulma nedeniyle ortaya çıkan  donma yanığının yiyeceklerde hiç bir zaman oluşmamasıdır. Bunlar günde en az 1 kere otomatik olarak defrost ederler. Bu sırada bir zamanlayıcı kompresör fanını bir çalıştırıp bir durdurur ve eş zamanlı çalışan bir ısıtıcı oluşan herhangi bir buzlanmayı eritip toplar. Bütün bu süreç zarfında iç ısının tümü en fazla 2 derece kadar oynar dolayısı ile yiyecekler ciddi manada etkilenmez.
 
Benim bu konuda herhangi bir tercihim yok hangisi daha sağlıklıdır tam emin olamiyorum. Bu nedenle manuel defrostu tercih ediyorum. Doğu'da bir yerlerde yaşıyorsanız ve dondurucu evin içinde değil de oldukça soğuk bir yerdeyse kışın kolay kolay defrost edememe ihtimaliniz yüksek. Bu nedenle belki otomatik defrost seçenekleri tercih edilebilir.
 
Dondurucular ne kadar sürede bir defrost edilmeli derseniz  bazı yazılar senede en az bir sefer defrost edilmesini önerse de bence en makulu buzlanmayla orantılı olarak  yapmaktır.
 
 
Sonuç: Kriterler uyarınca tamamen kişisel tercih
 
 
Derin dondurucuyu nereye koyacaksınız?
 
Derin Dondurucu alırken dikkat etmeniz gereken kriterlerden birisi nerede kullanacağınız ve alacağınız ürünü aslında şekillendirecek olan önemli kararlardan birisi de bu. Zira tüm diğer kriterler seçimimizi belirlese bile iş onu nereye koyabileceğimizde bitiyor. Örneğin evin kapısından bacasından rahat girecek mi?  Tezgah altında mı duracak yoksa başka bir yerde mi. Ürünleri alır yerleştirirken size rahat hareket alanı kalıyor mu? (özellikle sandık tipi dondurucuların yanında ekstra bir tezgah ya da masa alanı son derece kullanışlı oluyor)  Mesela mutfakta dondurucuyu koyabilecek, koyduktan sonra da etkin bir biçimde kullanabilecek kadar alanınız var mı? Kapısı rahatlıkla açılacak mı? Kapısı açıldığı zaman çekmeceleri rahatlıkla çekilebilecek mi? Ya da sandık tipi düşünüyorsanız üzerinde kapağın tam olarak açılmasını engelleyecek bir dolap, askı , çıkıntılı priz, boru geçişi gibi bir engel var mı? Mutfağa koymayacaksanız hangi odaya ya da evin neresine koyacağınızı belirlediniz mi? Kapağının yukarıya mı sağa mı sola mı açıldığına, beğendiğiniz modelin kapak yönünün değiştirilip değiştirilemediğine de  dikkat etmek gerekir. Hatta  belirlenen yer ölçülerini kapak açılması (çekmece çıkartılması da düşünülerek) ve soğutma ızgarası ile havalandırma için gereken duvardan uzaklık gibi değerler de düşünülerek almak gerekir.   Bu anlamda dik yani dolap tipi dondurucular her zaman dar ama uzun yerlere sığdıklarından daha az yer kaplıyorlar. Dik, dolap tipi dondurucuların ise yüksek, ve kapılarının rahat açılabileceği  yerlere ihtiyacı var. Nem dikkat edilmesi gereken diğer bir konu. Özellikle beyaz modellerde nem paslanmaya neden oluyor. Tabii dondurucuların konulacağı yerlerin su basma ihtimalinden uzak, kuru  olması gerekiyor. Bir de dondurucunun konulacağı yerin ısısı da önemli. Çünkü aslında dondurucular içlerindeki havayı belirli bir sıcaklıkta tutmaya çalışırlar. Bu da tercihimiz üzere soğuktur. Ancak dışarısı daha soğuksa bu o ısıyı düşürmek anlamına da gelebilir tabii dondurucu için belirlenen çalışma aralıklarına göre ki bu şekilde çalışıyorlar mıdır bilmiyorum.  Örneğin yerden ısıtmalı bir evde dondurucu kendini soğutmaya çalışırken alttan ısındığından sürekli çalışıyor bu da hem enerji tüketimini arttırıyor hem de kısa sürede buzlanmaya neden oluyor. Bu nedenle yerden ısıtmalı evlerde dondurucu altında kalan boruların kapatılabileceği (tabii bu durumun diğer taraflarda basınç artışına neden olup sistemde patlak verme ihtimali de var) ya da altına yalıtım malzemesi koyulabilecek bir yere konulmasında fayda var. Bu anlamda dondurucunun doğrudan ve çok fazla güneş almaması da aynı açıdan önemli özellikle çok sıcak memleketlerde. Bazı kişiler dondurucularını garajlarda, açık mutfak ya da balkonlarda kullanabiliyorlar. Bu durumda nem, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkları  erken paslanmaya ve demin bahsettiğim ısı dengelemeye çalışması da fazladan enerji tüketimine neden oluyor. Ancak kapalı ve kışın çok çok soğuk olmayan  yazın da çok sıcak olmayan böyle yerlerde çok fazla ısı değişimi ve aktarımı olmayacağından dondurucu da fazla çalışmayacak ve elektrik tüketimi azalacaktır.  Ayrıca çok çok soğuk yerlerde bu durum dondurucunun çalışmasını da tamamen engelleyebilir bu nedenle ekstrem ısı değişimleri ya da yüksek sıcaklık ya da soğuk bölgelerde ve kullanacaksanız çalışma ısısı aralıklarını derin dondurucuları almadan evvel kullanma kılavuzundan teyit etmek gerekir ve böyle değerler için asla satıcıların sözlerine güvenmeyin kullanma kılavuzunda bu değerlerin belirtilmemiş olması halinde söz konusu markanın iletişim hattından bizzat bilgi alın. Çok soğuk bölgelerde dondurucuyu ev dışarısında ve soğuk bir yere koyacaksanız, cihazın çok üşüyerek kendisinin donmasını engellemek için dondurucuyu eve bitişik olan sıcak bir duvara yaslamak makul olabilir.Bodrumları olan evler dondurucularını bodrum katta da saklayabilirler (su basması ihtimali olmadığı sürece). Burası hem evin diğer kısımlarından soğuk olacak ancak sorun çıkartacak ısı farkları da olmayacaktır. Ayrıca kışın o bölgenin bir miktarda olsa ısınmasına da katkı sağlayabilir .
 
 
 
 Enerji tüketimi ve maliyet
 
Biz bir şeyler satın alırken pahalı ucuz olmasından ziyade kaç sefer kullanıcağımız ve aldığımız üründen ne kadar fayda sağlayıp özellikle vakitten tasarruf edip edemeyeceğimizi dikkate alırız ancak tabii bu kriterler de her kullanan için değişiklik gösterecektir. Derin dondurucular ayda 15 ila 25 liralık elektrik harcıyorlar. Eskiden bir derin dondurucunun ömrü 10-15 yıl  biçilirken (30 yıla kadar çalışabilen ve hala da çalışır durumda olan ürünler vardır) günümüzde ortalama 10 yıl ömür biçilmekte ama daha az da olabilmektedir bu. Derin dondurucuların ömrü kapağının ne kadar çok açıldığı ve açık kaldığı ile yakından alakalı bu ömür haftada bir kısa bir süre için açılmasına bağlı olarak biçilen ömür zira kapak tekrar kapatıldıktan sonra tekrar eski dereceye soğutulabilmesi için motorun minimum 10-15 dakika kadar çalışması gerekiyor ki açık kalma süresi uzadıkça motorun daha uzun süre çalışmasına neden oluyor. Motor ne kadar yorulursa dondurucunun ömrü de o oranda azalıyor. Bu durumda çocukların alacağı dondurma vs gibi soğuk ürünleri buzdolaplarının dondurucularına koymak, kullanılacak eti, sebzeyi haftalık anlamda çıkartmak buzdolabın dondurucusuna aktarmak ya da pişirerek orda saklamak  daha akıllıca olabilir.  Günümüzde genel olarak beyaz eşyaların  8 yıl gibi gözlenmiş muhtemelen çok açılması ile alakalı olarak bu süre azaladabilir her zaman tamir seçeneği mevcut ancak bu durum genellikle çok işleyen bir durum değüil ve çoğu durumda ürünün yenisini almak neredeyse daha karlı görünüyor. Satın alma parasını da 8*12 ye bölecek ve aylık elektrik tüketim parası ile toplayacak olursak bize en iyi durumdaki aylık maliyetini (dolayısı ile bir sonraki için kenara ayrımamız gerekn amortisman bedelini) belirlemiş oluruz (tabii içini dolu tutma harcamaları hariç).
 
Günümüzde derin dondurucuların elektrik tüketimi son derece azalmış durumda. Zaten A sınıfı yani az tüketimli dondurucuların A'larının yanına eklenen + lar ya da yıldızlar  da gitgide artıyor. Ancak bana sorarsanız bir şey ne kadar enerji bakımından etkin olursa işleyiş bakımından da bir o kadar verimden düşüyor. Bu nedenle A'ların sayısı ya da +ların sayısını abartmadan bir ürün seçmek makul. Enerji tüketiminde dikkat edilebilecek  çok daha önemli unsurlar var. İçinin düzenli olması, neyin nerede durduğundan haberdar olmak, kapısını fazla açmamak (bkz not) ve gereksiz yere açık tutmamak, büyük dondurucuların içlerinin boş tutulmaması, dondurucunun görece soğuk ve doğrudan  güneş almayan bir yerde durması gibi.
 
Not: ( Derin dondurucuların kapakları açıldığında dışarıdaki sıcak hava hızla içerideki soğuk havanın yerini alır ve kompresör de gelen sıcak havayı belirlenen soğukluğa getirebilmek için hemen devreye girer. Derin dondurucu dolu olduğu takdirde kapak açıldığında yer değiştirebilecek olan hava miktarı da azalmış olur bu nedenle derin dondurucular tamamen dolu olmadıklarında kalan boşlukları sıkıştırılmış gazete kağıdı, boş yani içi hava dolu plastik kutu ya da şişeler ya da straforla doldurarak yer değiştiren havanın azaltılması mümkün dolayısı ile enerji tasarrufu mümkün . Dondurucu nispeten boş olduğunda ben şahsenyiyecekleri dağıtarak aralarına bol miktarda buz kaseti yada su ile doldurulmuş plastik şişeler ( ki köşeli oldukları için büyük boy ayran şişeleri oldukça işe yarıyor) koymayı ve doldukça yavaş yavaş buz kasetlerini azaltmayı tercih ediyorum Bu durum enerji kesintilerinde ürünlerin daha uzun süre dayanmasına olanak veriyor ayrıca ermileri halinde soğuk su elde ediyoruz. Ancak bazıları bunun enerji tüketimini arttırdığı varsayımıyla bu yönteme karşı çıkıyor. )
 
 
Bir derin dondurucunun faydaları:
  • çok sık alışveriş yapmak gerekmez
  • evde hızlı pişirecek bir şey olmadığı için dışarıdan yemek söylemek ya da dışarıya yemek yemeye gitme ihitmalleri daha azalır.
  • et tavuk gibi ürünleri marketler indirim yaptığında ya da toplu şekilde alarak bütçeye katkıda bulunabilir
  • hiç bir artığın, yemek fazlasının atılmasına gerek kalmaz. her şey ileride bir çorbanın içine atmak üzere derin dondurucuya atılabilir.
  • sebze ve meyveler yazın ucuzken alınabilir daha vitaminli ve daha az hormonlu olur hatta bağ bahceden buzluğa aktarılabilir.
  • konserve tüketimini dolayısı ile koruyucu madde azaltır.
  • yemekler önceden hazırlanarak porsiyonlanabilir ve doğrudan kullanılabilir (hamilelik hastalık yoğun çalışma halleri gibi ya da sedece et ve kıymalı harçlar hazırlanarak porsiyonlanmış olarak buzdolabına konur ve üzerine atılan sebze ile hızlıca yemek pişirilebilir))
  • ekmek, kek, börek, çörek, kurabiye, hamur gibi ürünler önceden hazırlanabilir ya da satın alınarak tazeyken dondurulabilir ve dondurucudan çıktıklarında neredeyse fırından çıkmış tazelikte servis edilebilirler.
  • ayrıca acil durumlar ya da mahrumiyet zamanlarında da son derece işlevseldirler. Eğer beklenmedik bir durum ortaya çıkarsa elektrik kesintisi olmadığı sürece ailedikilerin karnını doyurmak bir konu olmaktan çıkar.
  • küçük işyerleri mevzu bahis olduğunda sık sipariş  verilen yada yapılması zor ancak dondurulmaya uygun bazı ürünler önceden hazırlanarak dondurucuda saklanabilir.
  • çok sıcak memleketlerde kahve, un ve süt (sıvı ürünlerin dondurulması konusu ile ilgili bir yazı ya da link ayrıca verilecektir)  tamamen dondurucuda saklanabilir. Bakliyatlar pişirildikten sonra dondurucuda saklanabilir ya da marketten getirildikten sonra  içlerine defne yaprağı konularak bir süreliğine(bir kaç gün) buzlukta tutulur. Bu marketlerden gelebilecek güve gibi haşerelerin ya da yumurtalarının ölmesine dolayısı ile kilerinizi istila etmelerini önelemeye yardımcı olur.
  • bağ bahçe ekenler çillenmek için  soğuk kırma yöntemine ihtiyaç duyan  tohumlarını derin dondurucuda tutabilir ve daha sonra ekebilirler. Böylece hiç kar yağmayan ya da don olmayan bölgelerde dahi bu tarz tohumlar çillendirilebilir.
  • özellikle marketlere uzak bölgelerde bir şeyi biten komşu sizin kapınızı çalacağı için komşuluk ilişkilerinizi ciddi anlamda geliştirebilir.
  • alışveriş amaçlı benzin tüketimini ve alışverişlerde harcanan zamanı azaltır.
     
 
 
 
 




 

3 Nisan 2013 Çarşamba

Digiturk-Hayallerime dokunma!

 
 
Kuruluşundan bu yana ve 3'den fazla Digitürk üyesi oluşumuz yıllar içerisinde bizi ciddi bir eğitim sürecinden geçirdi. Digitürk hakkında edilebilecek şikayetleri kategorilere ve alt kategorilere hatta ve hatta bunlardan bağımsız dönemlere  göre sınıflandırabilir bir durumdayken, Digiturk'le aramızdaki hastalıklı ilişki bir yerde monotonlaşmış ve artık ne yapsa şaşırmayız gibi bir doygunluğa erişmişken bu konuda ciddi anlamda yanıldığımızı farkettik. Hem de çok acı, yorucu ve mali anlamda ise gerçekten zarar verici bir şekilde. Doğru ya Digitürk de kendisini yeniliyor, sınırları kaldırmaya çalışıyordu. 

Digitürk işini iyi yapmaya çalışır. Elemanlarını eğitir. Hatta telefonla hizmet veren elemanların size verdikleri usturuplu cevaplara dikkat ederseniz bir anlamda semantik ve söylem çözümleme eğitiminden geçtiklerini ve sizi ustalıkla "şirket çıkarları doğrultusunda idare ettiklerini" fark edebilirsiniz. Yeter ki karşı tarafı zıvanadan çıkartacak, eğitimin sınırlarını zorlayacak kadar ileri gitmeyin. Tabii öylesi bir durumda maske yırtılır, alttan ne çıkacağı ise artık o günkü şansınıza kalır.
 
Servisleri için de durum benzerdir. Servislerin ve servislerde çalışan elemanların hal ve ahvalleri çoğunlukla  hizmeti aldığınız bölgeye, semte, ya da servisin elemana ne kadar para vermeyi göze aldığına  göre değişiklik gösterir. Bu durumda servis öncesi ve servis sonrası haliniz, çok iyi, iyi, idare eder, kötü, çok kötü seçeneklerinden biri ile tanımlanır.
 
Her neyse... Gelelim asıl mevzuya. Biz de yakın zamanda bağlantılarımızdan birisi için bir servis çağırdık. Ortalama  bir hizmet aldık. Beklentilerimiz karşılanmadı ama çok şükür kazasız belasız atlattık gibi bir ruh haliyle günü tamamladık ve ertesi gün mevzuyu unuttuk. Taa ki bir kaç gün sonra  yüzümüze ciddi bir şaplak yiyene kadar. Zira sevgili Digitürk elemanlarının bir fişi yerinden çektiklerini ve  tekrar yerine takmadıklarını dolayısı ile aynı prize bağlı olan  derin dondurucumuzun onlar gelip gittiğinden beri çalışmadığını, içerisindekilerin su kestiğini, bizimse ortaya çıkan rezilliği ancak iki buçuk günde temizleyebildiğimizi,bu sırada çöpümüzü alan görevlilerin muhtemelen bize sövdüğünü, ayrıca servis elemanları gelip gittikten sonra bunca zaman ve eğitimden sonra bizim nasıl olup da onların ardından herşeyi kontrol etmediğimizi, ayrıca sayın Bosch yetkililerinin kalite kontrol çalışmaları sırasında böyle bir durumda dondurucu çekmecelerinin sıvıları sızdırdığını ve hatta çekmeceler bir kaç geçme parçadan oluştuğu için bu geçme yerlerinin aralarına her türlü pisliğin girdiğini ve bu kısımlar ev ortamında sökülemediği için ve bir de ayrıca bu bölmelerden sızan herşeyin dondurucu  raflarının arasında bulunan ve hiç bir şekilde korumaya alınmamış gaz ızgaraları arasına yapışıp fırçalamayla dahi çıkmadıklarını yani kısaca dondurucularının nasıl temizlenemez hale geldiğini fark etmemiş olmalarını, onlar bunları farketmemiş bile olsa ve biz Türkiye'de yokken dahi derin dondurucu kullanıyor olduğumuz halde Bosch'unkini alırken (eskisinin sistemi nasıldı hatırlamıyorum neyse ki onda buna dikkat etmemiz gerektiğini öğrenmemişiz)  böyle bir ihtimali düşünmemiş olmamızı ciddi bir şuur/şuursuzluk, baş ve kalp ağrıları, her yöne sayıp sövme halleri ve bayağı bir pislik ile atlattık. Ruhen, bedenen ve madden çok yorulduk. Ancak pek çok konuda derslerimizi döne döne aldık :
 
1. Türkiye'de işinin erbabı servis elemanı, usta ya yoktur ya da varsa da asla size denk gelmez. Ayrıca bu ustaların kendi arkasını toplayanı henüz Türkiye sınırlarından girmemiştir, Avrupa Birliği ile gelecek (taraftarı olmasak da)  serbest dolaşım ve çalışma haklarını bekliyordurlar.
 
2. Türkiye'de hizmet vermeyi vaad eden firmalar hizmet vermenin manasına henüz vakıf değildirler. Yakın zamanda da olamazlar.
 
3. Şirket içi eğitim verdiğini zanneden firmalar bu eğitimleri her ne kadar müşteri odaklı verseler de asıl dertleri kendi çıkarlarını korumak olduğundan çoğunlukla itibar ve güven arttırmak adına verilen bu eğitimler boşa gider ve şirket itibarı saçma sapan nedenlerden dolayı yerlerde sürünür. Bir gün muhterem bir zat çıkacak  ve bu eğitimlere başlarken çalışanlara "müşteri velinimetimizdir, onu kazıkladığımız, ya da idare ettiğimiz sürece değil, onu baştacı ettiğimiz, onu adeta kendimizi koruyup kollayacağımız şekilde koruyup kolladığımız zaman şirketimiz kalkınıp, büyür, itibarımız artar" cümlesini 100 kere ve de defterlerine yazdıracaktır. O güne kadar herhangi bir firmadan gerekmedikçe hizmet almamak en iyisidir. Biz Anadolu insanıyız. Akıllıyız. Zorda kalınca başımızın çaresine bakar, her problemimizi, en  iyi ustadan daha iyi çözeriz.
 
4. Digitürk size ya da herhangi bir hayalinize dokunacak olursa, hemen dönüp kendinizi ve çevrenizi etraflıca kontrol ediniz. Ne olur ne olmaz.
 
5. Murphy kuralları her daim geçerli ve her daim kıfayetsizdir. Ona göre pozisyon alınız. Ve dualarınızdan öngörülü bu muhterem şahsı eksik etmeyiniz.
 
6.  Yarın savaş çıkacakmış gibi biriktirmenin bir anlamı yoktur, nasip olmazsa olmaz. Bakınız, emekliliği için kemik gömen köpek yoktur.
 
7. Marka güvenilirliği diye bir şey yoktur. Sadece düşünülmemiş, karşılaşılmamış (ya da firma yetkililerince farkedildiği halde yok sayılmış) badireler  ve bunların sonuçları vardır. Her marka, her alet, her cihaz ancak denendiği konular kadar o da bu konularda kalite kontrolden geçmişse güvenilirdir. Tabii raf ve kullanım ömrü, yorulma dayanımından çıkacaklar apayrı konular.
 
Burdan Digiturk hizmeti ve Bosch derin dondurucu alacaklara duyurulur.