3 Nisan 2013 Çarşamba

Digiturk-Hayallerime dokunma!

 
 
Kuruluşundan bu yana ve 3'den fazla Digitürk üyesi oluşumuz yıllar içerisinde bizi ciddi bir eğitim sürecinden geçirdi. Digitürk hakkında edilebilecek şikayetleri kategorilere ve alt kategorilere hatta ve hatta bunlardan bağımsız dönemlere  göre sınıflandırabilir bir durumdayken, Digiturk'le aramızdaki hastalıklı ilişki bir yerde monotonlaşmış ve artık ne yapsa şaşırmayız gibi bir doygunluğa erişmişken bu konuda ciddi anlamda yanıldığımızı farkettik. Hem de çok acı, yorucu ve mali anlamda ise gerçekten zarar verici bir şekilde. Doğru ya Digitürk de kendisini yeniliyor, sınırları kaldırmaya çalışıyordu. 

Digitürk işini iyi yapmaya çalışır. Elemanlarını eğitir. Hatta telefonla hizmet veren elemanların size verdikleri usturuplu cevaplara dikkat ederseniz bir anlamda semantik ve söylem çözümleme eğitiminden geçtiklerini ve sizi ustalıkla "şirket çıkarları doğrultusunda idare ettiklerini" fark edebilirsiniz. Yeter ki karşı tarafı zıvanadan çıkartacak, eğitimin sınırlarını zorlayacak kadar ileri gitmeyin. Tabii öylesi bir durumda maske yırtılır, alttan ne çıkacağı ise artık o günkü şansınıza kalır.
 
Servisleri için de durum benzerdir. Servislerin ve servislerde çalışan elemanların hal ve ahvalleri çoğunlukla  hizmeti aldığınız bölgeye, semte, ya da servisin elemana ne kadar para vermeyi göze aldığına  göre değişiklik gösterir. Bu durumda servis öncesi ve servis sonrası haliniz, çok iyi, iyi, idare eder, kötü, çok kötü seçeneklerinden biri ile tanımlanır.
 
Her neyse... Gelelim asıl mevzuya. Biz de yakın zamanda bağlantılarımızdan birisi için bir servis çağırdık. Ortalama  bir hizmet aldık. Beklentilerimiz karşılanmadı ama çok şükür kazasız belasız atlattık gibi bir ruh haliyle günü tamamladık ve ertesi gün mevzuyu unuttuk. Taa ki bir kaç gün sonra  yüzümüze ciddi bir şaplak yiyene kadar. Zira sevgili Digitürk elemanlarının bir fişi yerinden çektiklerini ve  tekrar yerine takmadıklarını dolayısı ile aynı prize bağlı olan  derin dondurucumuzun onlar gelip gittiğinden beri çalışmadığını, içerisindekilerin su kestiğini, bizimse ortaya çıkan rezilliği ancak iki buçuk günde temizleyebildiğimizi,bu sırada çöpümüzü alan görevlilerin muhtemelen bize sövdüğünü, ayrıca servis elemanları gelip gittikten sonra bunca zaman ve eğitimden sonra bizim nasıl olup da onların ardından herşeyi kontrol etmediğimizi, ayrıca sayın Bosch yetkililerinin kalite kontrol çalışmaları sırasında böyle bir durumda dondurucu çekmecelerinin sıvıları sızdırdığını ve hatta çekmeceler bir kaç geçme parçadan oluştuğu için bu geçme yerlerinin aralarına her türlü pisliğin girdiğini ve bu kısımlar ev ortamında sökülemediği için ve bir de ayrıca bu bölmelerden sızan herşeyin dondurucu  raflarının arasında bulunan ve hiç bir şekilde korumaya alınmamış gaz ızgaraları arasına yapışıp fırçalamayla dahi çıkmadıklarını yani kısaca dondurucularının nasıl temizlenemez hale geldiğini fark etmemiş olmalarını, onlar bunları farketmemiş bile olsa ve biz Türkiye'de yokken dahi derin dondurucu kullanıyor olduğumuz halde Bosch'unkini alırken (eskisinin sistemi nasıldı hatırlamıyorum neyse ki onda buna dikkat etmemiz gerektiğini öğrenmemişiz)  böyle bir ihtimali düşünmemiş olmamızı ciddi bir şuur/şuursuzluk, baş ve kalp ağrıları, her yöne sayıp sövme halleri ve bayağı bir pislik ile atlattık. Ruhen, bedenen ve madden çok yorulduk. Ancak pek çok konuda derslerimizi döne döne aldık :
 
1. Türkiye'de işinin erbabı servis elemanı, usta ya yoktur ya da varsa da asla size denk gelmez. Ayrıca bu ustaların kendi arkasını toplayanı henüz Türkiye sınırlarından girmemiştir, Avrupa Birliği ile gelecek (taraftarı olmasak da)  serbest dolaşım ve çalışma haklarını bekliyordurlar.
 
2. Türkiye'de hizmet vermeyi vaad eden firmalar hizmet vermenin manasına henüz vakıf değildirler. Yakın zamanda da olamazlar.
 
3. Şirket içi eğitim verdiğini zanneden firmalar bu eğitimleri her ne kadar müşteri odaklı verseler de asıl dertleri kendi çıkarlarını korumak olduğundan çoğunlukla itibar ve güven arttırmak adına verilen bu eğitimler boşa gider ve şirket itibarı saçma sapan nedenlerden dolayı yerlerde sürünür. Bir gün muhterem bir zat çıkacak  ve bu eğitimlere başlarken çalışanlara "müşteri velinimetimizdir, onu kazıkladığımız, ya da idare ettiğimiz sürece değil, onu baştacı ettiğimiz, onu adeta kendimizi koruyup kollayacağımız şekilde koruyup kolladığımız zaman şirketimiz kalkınıp, büyür, itibarımız artar" cümlesini 100 kere ve de defterlerine yazdıracaktır. O güne kadar herhangi bir firmadan gerekmedikçe hizmet almamak en iyisidir. Biz Anadolu insanıyız. Akıllıyız. Zorda kalınca başımızın çaresine bakar, her problemimizi, en  iyi ustadan daha iyi çözeriz.
 
4. Digitürk size ya da herhangi bir hayalinize dokunacak olursa, hemen dönüp kendinizi ve çevrenizi etraflıca kontrol ediniz. Ne olur ne olmaz.
 
5. Murphy kuralları her daim geçerli ve her daim kıfayetsizdir. Ona göre pozisyon alınız. Ve dualarınızdan öngörülü bu muhterem şahsı eksik etmeyiniz.
 
6.  Yarın savaş çıkacakmış gibi biriktirmenin bir anlamı yoktur, nasip olmazsa olmaz. Bakınız, emekliliği için kemik gömen köpek yoktur.
 
7. Marka güvenilirliği diye bir şey yoktur. Sadece düşünülmemiş, karşılaşılmamış (ya da firma yetkililerince farkedildiği halde yok sayılmış) badireler  ve bunların sonuçları vardır. Her marka, her alet, her cihaz ancak denendiği konular kadar o da bu konularda kalite kontrolden geçmişse güvenilirdir. Tabii raf ve kullanım ömrü, yorulma dayanımından çıkacaklar apayrı konular.
 
Burdan Digiturk hizmeti ve Bosch derin dondurucu alacaklara duyurulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder